4 Mayıs 2012 Cuma

Paris, Montmartre

Paris'teki ilk günümüzde ilk durağımız Montmartre.
Pigalle'de bulunan otelimize 2 metro durağı uzaklığında fakat biz yürümeyi tercih ediyorz.
Moulen Rouge'un önünden geçerken resim çekmeyi ihmal etmiyoruz. :)




Eyfel Kulesinden sonra şehrin en yüksek yeri olan Montmartre tepesine çıkmak icin biraz efor sarfetmek gerek. Yüksekliği 129 metre olan tepenin en üst noktasında bizi 1914 de inşa edilmiş olan Sacré Cœur Bazilikası selamlıyor. Notre Dame Katedralinden sonra Fransa'da en çok ziyaret edilen anıt gerçekten büyüleyici.Burası hac yeri olarak kabul edildiğinden Hristiyanlar için çok önemli, kilisede hala ayinler düzenliyorlar. 


Rue Foyatier merdivenleri



Tepeden görünün Paris manzarası gerçekten görülmeye değer...




Sacré Cœur ziyaretimizin ardından ressamların bulunduğu meydana doğru yürüyoruz.
Montmartre tepesinde Salvador Dali, Claude Monet,  Amedeo Modigliani, Pablo Picasso, Piet Mondrian ve Vincent Van Gogh gibi bir çok ünlü ressamın atölyesi yer almış ve hala da günümüz ressamlarının atölyeleri bulunuyor. Zaten bu nedenle tepenin adı 'Ressamlar Tepesi' olarak da geçiyor.

Etraf sizin resminizi yapmak icin sürekli yolunuzu kesen ya da yemek yerken masanıza gelen bir sürü ressamla dolu.

Espace Dali Montmartre:
Dali Müzesi'ne gitmezsek tabi ki olmaz :)




Musée de Montmartre:
Montmartre Müzesi, geçmişte Auguste Renoir, Maurice Utrillo, Susan Valadon, Raoul Dufy, Francisque Poulbot, Erik Satie, Leon Bloy gibi bir cok sanatçı için ev ve stüdyo olarak kullanılmıştır.
Bir Toulouse-Lautrec hayranı olarak onun afişlerini görmek beni cok mutlu etti.



 

Le Bateau-Lavoir
Fransız ressam Max Jacob tarafından Rue Ravignan No:13'e verilen isim. Sanat tarihi açısından önemlidir çünkü bir cok ressam ve yazar bu binada ikamet etmiş, stüdyolarını bu binaya taşımıştır. 1900'lerin başında Kees van Dongen ve Pablo Picasso burda yaşamaya başlamıştır.
Henri Matisse, Georges Braque, Amedeo Modigliani, Jean-Paul Laurens, Maurice Utrillo, Jean Cocteau gibi isimlerin de uğrağı haline gelmiştir.
1907 yılında Picasso tarafından cubismin temellerinin atıldığı binadir.


Binaya giremiyoruz, sadece bakmakla yetiniyoruz.


Yorucu fakat çok keyifli bir geziydi!

BSK